Abant Gölü

İstanbul'da yaşıyorsanız ve yeşil ile mavinin bütünleştiği bir yerde, tertemiz bir havada bir kaç gün geçirmek isterseniz.Yönünüzü Abant'a çevirin derim.Büyüleyici bir güzelliğe sahip bir yer.Şehrin kalabalığından sonra böyle huzurlu bir yerde dinlenmek, toprağın, ağaçların kokusunu içine çekmek çok hoş.İstanbul'dan arkadaşlar ikna edince Ankara dönüşünde Abanta'a uğradık, bir grup arkadaşta İstanbul'dan katıldı bize.Abant gölüne giderken yol kenarlarında ağaçtan yapılmış bir kaç odalı pansiyonlar mevcut.Onlardan birinde bir gece geçirdik.Yol yorgunu idik ve saat geç olmuştu.Yağmur da yağınca mis gibi toprak kokusu ile karşıladı, betona alışık olan bizi.Ertesi gün güzel bir köy kahvaltısından sonra Abant gölündeyiz.Harika harika harika...başka ne denilebilir ki............

Her mevsim güzelliği başka burada.Yazın yeşilliğin üzerine bir battaniye serin ve uzanıp bir güzel yeşilin kokusu ile mest olup uykuya dalın.Yanınıza da güzel bir piknik sepeti hazırlayın. Uyku sonrası yanınızda bulunanların verdiği güvenle güzel bir uyku çekin ya da yeşilin tadını çıkarın.Bir tarafta gölün güzelliği, diğer tarafta orman ve ortada güzel mi güzel çimenler.Bir de yanınızda gününüzü güzelleştirecek sevdikleriniz olsun.Onlarsız hiçbir şey güzel değil.Gülen yüzler görmek nasıl güzel olmaz.Hele de sonbahar da daha bir güzel sanki burası.Yeşili, sarısı, mavisi sarıyor etrafınızı.Kışında beyaz elbisesini giyiyor ağaçlar, toprak ve göl.Gölün üzeri buz tutuyor, ağaçlar da bembeyaz oluyor.Çocukluğunu hatırlıyor insan, eline kaymak için uygun bir şey alıp, bir de uzun bir tepe bulup saldın mı kendini aşağıya, göle düşmemek kaydıyla.Yoksa tatil zehir olur birdenbire.Tedbirli olmakta fayda var.İlkbaharda da yeşermeye başlar her yer.Kışın beyaz, su olur yeniden filizlendirmek için yeşili.Kendini feda eder kar, yeniden yeşile bürünsün diye her yer.

 
Abant'a ilk geldiğimizde bu yürüme yolu dikkatimizi çekti.Arabaları durdurup hemen tadını çıkarmak istedik.Uzuuuun uzun yürüdük üzerinde.Epey uzun bir yol.Yolun başında da yakın köylerden gelen teyzeler getirdikleri ürünleri satıyorlardı.O tahta yolda yürümek insanı çok rahatlatıyor.Karşıda yeşil, yanda mavi gölün manzarası.Huzur verici bir ortam.Etrafı sazlıklar kaplamış, gölün içini görmek daha iyi olurdu aslında ama, elinizden gelen bir şey yok bu durumda.Tertemiz havayı bol bol çekin içinize.Hele de büyükşehirde yaşıyorsanız bu olanakları pek kaçırmamak lazım.O kadar kirli havanın içinde dolaşınca, bu tertemiz hava insanın başını döndürüyor.Hele de sonbaharda ayrı bir güzel oluyor Abant.Ağacın bol olduğu yer güzel olmaz mı sonbaharda.Yeşilde sarıya bir sürü ara tonların şenliği karşılar sizi.Bizim gittiğimizde daha sonbahar değildi aslında oraya daha çok kasım ayı sonuna doğru gitmek gerekir.Her mevsim ayrı bir güzel gerçi...

Sisler içinde ağaçlar, bu görüntü inanılmaz......Farklı yeşillikte ağaçlar kayboluyor sislerin arasından sonsuzluğa.Orada vakit geçirmek ve birazda şekerleme yapmak çok zevkliydi.

Bu ağaçlar hasta mıdır bilmiyorum ama dokusu çok güzel bir görüntü sergiliyordu.Dallarda bulunan doku ve renkler hoştu, değişik bir gri renge sahipti ağaç ve sanırım hayatının sonuna gelmek üzereydi.


Dolaşıp bir tur attıktan sonra piknik için güzel bir yer arama telaşına kapıldık.Açık hava bizi acayip acıktırdı.Grubun bir kısmı yiyecek bir şeyler almaya gitti, geride kalanlar da güzel bir manzara karşısında konaklayacak yer arayışında.Bu arada isteyenler için at ile dolaşmakta mümkün.Abant gölüne yakın yerlerde ızgara için et alabileceğiniz bir sürü yer var.



Bu mangaldan çıkan sucuk kokusu mııııııııııhhhhhh, mis gibi kim hayır diyebilir ki...........Biz sucuk ekmeklerimizi ve biberleri közlemeye başladık.Ekmek arası acılı sucuk menümüz.Yanında da közlenmiş yeşil biber.Açık havada yedikçe yedik.Sucuğun aromalı kokusu ve açık hava olunca insan ne kadar fazla yediğini anlamıyor bile.Bir de mangalda hazırlanan çay varsa yanında soğuğunda hissetmiyor insan.Bütün yemeğimizi yedikten sonra çayın yanında güzel bir muffin süper olurdu aslında.


Açlığımızı giderdikten sonra sıra geldi keşfe.Ormanın içine doğru yürümeye başladık.Biraz zor zamanlar atlattık ama gezimizi yarım bırakmadık.Biraz ormanın içinde ilerledik, fotoğraflar çektik.Ben yürüyemem derseniz at nallarının sesini takip edin ve kendinize güveniyorsanız bir ata binin ve çevrede gezinmenin keyfini çıkarın.

İmkanınız varsa yakın köylere gidip taze sebze ve meyve alın.Bu çevre koruma altında olduğu için doğal ürünler almak isteyenlerin tam yeri.


Her mevsim farklı, güzel manzaraların sizi kuşattığı Abant'a gelin, gezin, görün anılar toparlayıp gidin.Vakti geldiğinde tekrar çağıracaktır Abant sizi.

1 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...